Postmodernizm Nedir? Özellikleri Ve Temsilcileri Hakkında Bilgi

 

Postmodernizm Nedir? Özellikleri Ve Temsilcileri Hakkında BilgiBu terim, hem her şeyi kapsar, hem de hiçbir şeyi. Gerçekten de “postmodernizm” terimi, çoğu zaman 20. yüzyılın son çeyreğindeki durumu anlatmak için yerli yersiz kullanılmıştır. Bununla birlikte anlam bulanıklığıyla bile bu terim, belirsizliklerimizdeki yaygın kesinliği. artık büyük sanayi dünyasını simgeleyen “modern” dünyaya ne tümüyle, ne de hiç bağlı olmadığımıza ilişkin kanıyı da dile getirmiştir. Kaldı ki bir başka kültürdeki yeni verileri kesin bir biçimde değerlendirmekte oldukça zorlanılır. Dengelerin bozulmasının ortaya çıkardığı bu önemli sonuç, kimi zaman savaşın bitiminde modernliğin temel ilkelerini uygulama olanağını bulan modernlerin son kuşağınca, kimi zaman modern geleneğinden kopmuş, fakat “postmodernizm” terimini fazla karmaşık bulanlarca, kimi zaman da bugün “yeni-modernizm” ismi verilen akıma bağlı bir başka sanatçılar öbeğince, özlemle dile getirilen çok sayıda direnişle karşılaşmıştır.

Bu tartışmalarda, düşünsel nitelikli başka bunalımları da peşinden sürükleyen ekonomik bunalımın belli bir yeri olmuştur Özellikle mimarlık ve sanat alanlarında hissedilen bu akımlar, günümüzde birbirlerinden oldukça farklı görünümlerde, Moskova’dan Bordeaux’ya, Pekin’den Münster’e, Barcelona’dan New York’a kadar uzanır. Öyle ki açık bir biçimde belirtilebilecek ve kuramsallaştırmaya yakın kavramlar varsayan postmodernizme özgü bir üslubun tanımlanması yerine, çevredeki biçinnlerin yenilenmesinden ortaya çıkan postmodern bir zevki saptamak daha kolay olmaktadır. Bulgaristan’tan kaçan Christo da (Jeanne-Claude ile) Paris’te varlık göstermiş ve politik postmodernist sanatın temsilcilerinden olmuştur Son yirmi yıl boyunca, zevklerin evrimini izlemek kolaysa da bu evrim içinde gerçek anlamda yenilikçi kavramların ne zaman başladığını saptamak daha da güç bir hal alır.

Üslup, çok çeşitli diller aracılığıyla yeni bir mantığın ortaya çıkması gibi, bilinçli veya bilinçdışı ortak eğilim dizileri olduğunu varsayan düşünsel bir eylemdir. Bu üslup nerede saptanır? Müzikte veya felsefede olduğu kadar, mimari ve plastik sanatlarda da üslup yapıtın içinde yer alır. Şematik olmakla birlikte, güncel mimarlık araştırmalarında, karşıt birçok noktadan iki temel yönelim ayırt edilebilmiştir. Bu iki yönelim bir noktada ortaktır: İkisi de kendini postmodernliğin genel kavramı içinde saymaz. Bununla birlikte, bu yönelimlerin ikisi de modernlik sorunuyla ilgili tartışmaları kesin bir biçimde bir yana bırakmış ve kendi yaratıcılık yörüngelerinde ilerlemiştir: Bir yanda, Italyan Aldo Rossi’nin olağanüstü eserleri ve bugün hepsi de olgunluk dönemini yaşayan Tendenza mimarlan, öte yanda özellikle Amerikalı Peter Eisenman’ın yer aldığı “dekonstrüksiyon” mimarları söz konusudur. Mimari sorununa bu iki temel yaklaşım içinde, üslup sorununundan kaynaklanan birçok neden de yer alır.

 

Aldo Rossi’nin kuramsal değer taşıyan mimari kitabı (Kent Mimarisi, 1966), iç avludan barınağa, saraydan plaj kabinlerine, mezarlıktan vaftiz yerine kadar her türlü yerleşim biriminin içerdiği efsane ve düşleri güncelleştiren mimarinin şiirsel deneyimini temel almıştır. Etienne Louis Boullee’e sürekli bir başvuru kaynağı olan Rossi, eski uygarlıklara ait anıtların ilk örnekleriyle, sanayi çağının anıtlarının biçimlerini bilinçli olarak yan yana koymuştur. İşlevin üzerindeki bir yere yerleştirilen biçime güzelliği içinde yer veren sanat, “dekonstrüksiyonist” mimarinin temel özelliği olan yokluk ve mantıksal çarpıcılık arayışıyla karşıtlaşır. İşlevin üstünlüğü burada da tartışmalıdır, fakat aynı zamanda nnimann üstünlüğü de tartışmalıdır.

Yapının özerk gelişimi hesabına, felsefe ve psikanalizin yardımıyla, mimarın yapıcı görevi çürütülmüştür. Mimarlık sanatı, her şeyden önce kavramsal niteliklidir ve postmodern değil “posthümanist” olduğunu öne sürer. Amerikalı Daniel Libeskind’in projeleri, Peter Eisenman’ın Evleri, Bernard Tschumi’nin Villatte parkındaki çılgın plastik düzenlemeleri, mimarlık sanatında yeni bir ilişkinin başlangıcını yansıtır Yapıyı bozmak, Jacques Derrida’nın kullandığı. bir metnin tek okumayla kendini ele vermeyeceğini.belirten ve bundan sonra da tek yaklaşımlara güvenemeyeceğimizi gösteren felsefe kökenli bir terimdir. ikili yorum, yeni bir yapım yöntemini de birlikte getirmiştir: Bilinç ve bilinç dışının birbirine karıştığı, yaratıcılığın kökeninin yerini değiştiren ve yarı tanrılaşmış sanatçıyı dışlayan mantıksal yaklaşım.

 

Yorumlar

Free Porn Video