Atatürkçülüğün Temel Esasları Nelerdir ? Hakkında Bilgi

 

Atatürk kendisini, Türk milletini aklın ve bilimin rehberliğinde Atatürkçülüğün Temel Esasları Nelerdir ? , atatürk ilkeleri, atatürk ilke ve inkılaplarının dayandığı esaslar nelerdir ,atatürk inkılapları, atatürkçülük esasları maddeler halinde ,inkılapçılığın dayandığı esaslar ,atatürk ilkeleri ve inkılap tarihi ,atatürk ilkeleri nelerdir ,cumhuriyetin ilkeleri nelerdirçağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarma hedefine adamıştır. Bunun için de Türkleri bağımsız ve Özgür bir millet olarak yaşatmaya çalışmış ve düşünce sisteminin temellerini bu ilkelere dayandırmıştır. “Ben yaşayabilmek için bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım.” diyen Atatürk, tarih boyunca bağımsız yaşamış Türk milletinin tutsak düşmektense ölmeyi tercih edeceğini görmüştür. Bu konudaki düşüncelerini ise “Türkiye halkı yüzyıllardan beri özgür ve bağımsız yaşayan ve bağımsızlığı yaşamının gereği olarak değerlendirmiş bir kavmin kahraman çocuklarıdır. Bu ulus bağımlı yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır” sözleriyle dile getirmiştir.

Atatürk bağımsızlık ile birlikte milli egemenlik ilkesine de büyükönem vermiş ve “Bu devletin dayandığı temeller ‘tam bağımsızlık’ ve ‘kayıtsız şartsız ulusal egemenlik’tir. Ulus, bu egemenlikten bir zerresini bile feda etmeyecektir.” diyerek bu konudaki kararlılığını vurgulamıştır. Atatürk gerçek bağımsızlığın ve özgürlüğün ancak egemenliğin millete ait olmasıyla sağlanabileceğinin farkındadır. Bu nedenle Milli Mücadele’nin ilk günlerinden itibaren yaptığı konuşmalarda ve yayımladığı belgelerde milli irade kavramını Öne çıkarmıştır. 23 Nisan 1920`de de Büyük Millet Meclisini açarak “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” ilkesini hayata geçirmiştir. O, milli egemenliğe olan bağlılığını “Milli egemenlik uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun.” sözleriyle ifade etmiştir.

Atatürk bütün yaşamı boyunca vatanım ve milletini her şeyin üzerinde tutmuş ve bu değerler uğrunda canını bile vermekten çekinmeyeceğini göstermiştir. “Yurt toprağı! Sana her şey feda olsun. Kutlu olan sensin. Hepimiz senin için fedaiyiz. Fakat sen, Türk milletini ebedi hayatta yaşatmak için verimli kalacaksın.” diyen Atatürk askerlik hayatı boyunca pek çok defa ölüm tehlikesi atlatmıştır. Siyasi hayatı sırasında da sağlığını hiçe sayarak daima devlet işlerine öncelik vermiştir.

 

Atatürk’ün önemle üzerinde durduğu konulardan biri de milli kültürün geliştirilmesidir. “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür.” diyen büyük önder milli kültürümüzü geliştirmenin önemini ise “Milli kültürün her alanda açılarak yükselmesini Türk Cumhuriyeti’nin temel dileği olarak temin edeceğiz. Milletimizin dehasının gelişmesi ve bu sayede layık olduğu medeniyet seviyesine ulaşması şüphesiz ki yüksek meslekler erbabını yetiştirmekle ve milli’ kültürümüzü yükseltmekle mümkündür” sözleriyle dile getirmiştir.

Atatürk milli kültürün yükselmesini milli tarih bilincinin ve milli dilin varlığına bağlamıştır. O konuyla ilgili düşüncesini “Miliî bilincin ayakta kalabilmesi ve uyanık bulunması için dil ve tarih uğrunda çalışmaya mecburuz.” sözüyle ifade etmiştir.

Atatürk’e göre dil, milleti oluşturan en temel ögelerden biridir. Türk dili, milli kültürün korunup geliştirilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Türkler dil birliği sayesinde en zor zamanlarında bile dağılıp yok olmamış ve yüzyıllar boyunca bir arada yaşamayı başarabilmişlerdir. Atatürk bu gerçeği “Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği bitip tükenmez felaketler içinde ahlakını, geleneklerini, hatıralarını, menfaatlerini, kısacası bugün kendi milliyetini yapan her şeyin, dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk Türk milletinin kalbidir, zihnidir.” sözleriyle dile getirmiştir. Milletimiz için böylesine hayati öneme sahip olmasına rağmen güzel dilimiz Türkçe, cumhuriyet öncesi dönemde yabancı dillerin etkisinde kalmıştı. Bu durumu bir bağımsızlık sorunu olarak gören Atatürk, dilimizin yabancı dillerin etkisinden kurtarılmasına ve Türkçenin zenginliklerinin ortaya çıkarılmasına büyük önem vermiştir. Bütün bunların bilimsel yöntemlerle yapılması için de Türk Dil Kurumunu kurmuştur.

 

Atatürk’ün milli dil gibi önem verdiği konulardan biri de milli tarih bilincidir. Türk milletinin dünya medeniyetinin gelişmesine katkıda bulunduğunu ve tarih boyunca insanlığa hizmet ettiğini bilen Atatürk, milli tarihimizin her yönüyle araştırılıp ortaya çıkarılması için Türk Tarih Kurumunu kurmuştur.

Atatürk, Türk tarihinin ortaya çıkarılması konusundaki düşüncesini

‘Türk çocuklarında kabiliyet, her milletinkinden üstündür. Türk kabiliyet ve kudretinin tarihteki başarıları meydana çıktıkça, büsbütün Türk çocukları kendileri için lazım gelen hamle kaynağını o tarihte bulabileceklerdir. Bu tarihten Türk çocukları bağımsızlık fikrini kazanacaklar, o büyük başarıları düşünecekler, harikalar yaratan adamları öğrenecekler, kendilerinin aynı kandan olduklarını düşünecekler ve bu kabiliyetle kimse boyun eğmeyeceklerdir.”

sözüyle dile getirmiştir.

Türk Tarih Kurumu Atatürk’ün yukarıdaki sözlerinde vurguladığı düşüncesini hayata geçirmek için milli tarihimizle ilgili bilimsel araştırmalar yapmıştır. Kurum bu çalışmalarını günümüzde de devam ettirmektedir. Atatürk’ün milli tarihimizi aydınlatma ve dünyaya duyurma amacıyla yaptığı çalışmalar onun düşünce sisteminin ana unsurlarından birini oluşturmaktadır. Ünlü tarihçilerimizden Fuat Köprülü, Atatürk’ün milli tarih bilincini güçlendirmeye yönelik çalışmalarını şu sözlerle değerlendirmektedir:

“Milli tarihi yabancıların gözüyle görmenin, daha doğrusu, onların gösterdikleri şekilde anlamanın bir millet için ne büyük bir gaflet olduğunu Atatürk, büyük dehasıyla çok iyi biliyordu. Bunun için ekonomik ve siyasi bağımsızlığa kavuşturduğu milletini, manevi ve ruhi bağımsızlığa da kavuşturmak için memlekette tarih araştırmalarının gelişmesine büyük önem verdi.”

Atatürk’ün gerek askeri gerekse siyasi hayatında kazandığı başarılarda Türk milletine inanması ve güvenmesi büyük rol oynamıştır. O, Milli Mücadele’ye başlarken milletinin yaşama azminden ve bağımsızlık özleminden güç almıştır. Zorluklar karşısında da yine milletinden aldığı kuvvetle yoluna devam etmiştir.

Atatürk, Türk milletine inanmak ve güvenmekle kalmamış, onun ruhunda saklı bulunan ilerici karakteri de keşfetmiştir. O, milletinin bu özelliğini harekete geçirerek her alanda inkılaplar yapmıştır. “Başladığımız büyük icraatta, milletimizin yüksek kabiliyeti ve yüksek aklı selimi başlıca yol göstericimiz ve başarı kaynağımız olmuştur.” sözüyle de yaptıklarını milletine mal etmiştir.

Milli birlik ve beraberliği bir milletin en değerli varlığı olarak gören Atatürk konuyla ilgili düşüncesini “Türk ulusunun idaresinde ve korunmasında ulusal birlik en yüksekte göz diktiğimiz idealdir” sözüyle dile getirmiştir. O, bu idealini gerçekleştirmek için Sivas Kongresi’nde milli cemiyetleri birleştirmiş ve böylece ulusal birliği sağlama yolunda ilk adımı atmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurarak da milli birlik ve beraberliğimizi ve ülkemizin bütünlüğünü güvence altına almıştır.

 

Yorumlar

Free Porn Video