Atatürk Milliyetçiliği Nedir ?
Millet, aralarında dil, kültür, yurt, tarih ve ülkü birliği bulunan insanların oluşturduğu siyasi ve sosyal bir topluluktur. Milliyetçilik ise kişinin üyesi olduğu milleti sevmesi ve onunla gurur duymasıdır. Atatürk de milletini her şeyin üzerinde tutan ve Türk milletinin ferdi olmaktan gurur duyan biri olarak milliyetçiliği düşünce sisteminin temel ilkeleri arasına almıştır.
Atatürk milliyetçiliği Türk milletini sevmeye, yüceltmeye ve onun mutluluğu için çalışmaya dayanır. Onun milliyetçiliği Türk vatandaşlarını birleştiren bir anlayışla vatanın bütünlüğü ve bağımsızlığı ile milletin birliğini esas alır. Başka bir deyişle, Atatürk’ün milliyetçilik ilkesine göre dili, dini, ırkı ne olursa olsun “Ben Türk’üm” diyen herkes Türk’tür. Millet birlik ve beraberliğimizin güvencesi olan bu kaynaştırıcı anlayış Anayasa’mızın 66. maddesinde “Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.” hükmü ile ifade edilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere Atatürk milliyetçiliği ırkçılığa karşıdır. Atatürk, Milli Mücadele’ye ve devletin kuruluşuna katkıda bulunan herkesi, hangi ırktan geldiğine bakmaksızın Türk kabul etmiştir. Bu düşünceden hareketle Türk milletini tanımlarken “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.” ifadesini kullanmıştır. O, Onuncu Yıl Nutku’nun sonunda yer alan “Ne Mutlu Türk’üm diyene!” sözüyle de Türklüğü ırk temeline değil, duygu ve düşünce temeline dayandırmıştır. Başka bir deyişle, Türk’üm demenin Türk olmak için yeterli olduğunu ve bundan mutluluk duyulması gerektiğini vurgulamıştır.
Atatürk milliyetçiliği ırkçılık esasına dayanmadığı için barışçıdır. Bu nedenle “üstün millet”, “aşağı millet” gibi ayrımcı yaklaşımları reddeden Başka milletlerin kendi milleti üzerinde hakimiyet kurmasına şiddetle karşı çıktığı gibi kendi milletinin başka milletler üzerinde hakimiyet kurmasına da karşıdır.
“Milletler gam ve keder bilmemelidir.” diyerek milliyetçilik anlayışının barışa ve insanlığın mutluluğuna dayandıran Atatürk akılcı bir milliyetçilik anlayışına sahiptir. Bu nedenle Türk milletinin aklın ve bilimin rehberliğinde kalkınmasını amaçlamıştır. O yalnız kendi milletinin değil, dünyadaki diğer milletlerin mutluluğu için çalışmayı akılcılığın bir gereği olarak kabul etmiştir. Bu konuyla ilgili düşüncesini de “Bütün akıllı adamlar takdir ederler ki bu yolda çalışmakla hiçbir şey kaybedilmez. Çünkü dünya milletlerinin mutluluğuna çalışmak, diğer bir yoldan kendi huzur ve mutluluğunu temine çalışmak demektir.” sözüyle dile getirmiştir.
Atatürk’ün milliyetçilik ilkesi ;
Barışçı ve akılcı olması nedeniyle aynı zamanda çağdaş, demokratik ve laik bir niteliğe sahiptir. Bunun doğal bir sonucu olarak da bütün milletlerin özgürlük ve bağımsızlıklarına saygılıdır. Diğer yandan Atatürk milliyetçiliği toplum içinde sınıf ve zümre ayrımına karşı çıkar. Din, dil, ırk farkı gözetmeksizin vatandaşların eşit haklara sahip olduklarını savunur.
Her türlü ayrılığı reddeden ve laik bir karaktere sahip olan Atatürk milliyetçiliğinin doğal sonucu milli birlik ve beraberliktir. Atatürk’e göre milli birlik ve beraberlik, fertlerin kederde, tasada ve kıvançta ortak olmalarıdır. Bu birlik ve beraberlik milletimizin varlığının ve bağımsızlığının teminatıdır. Türk milletinin siyasi, sosyal, asker?, ekonomik ve teknolojik alanlarda ileri bir toplum haline gelmesi de buna bağlıdır.
“Biz esasen milli mevcudiyetin temelini, milli şuurda ve milli birlikte görmekteyiz.” diyen Atatürk milli birlik ve beraberliğe büyük önem vermiştir. O, Onuncu Yıl Nutku’nda vurguladığı gibi Türk milletinin karşılaştığı güçlükleri milli birlik ve beraberlik duygusuyla yendiğini görmüştür. “Bir yurdun en değerli varlığı, yurttaşlar arasında ulusal birlik, iyi geçirme ve çalışkanlık duygu ve kabiliyetlerinin olgunluğudur. Ulus varlığını ve yurt erginliğini korumak için bütün yurttaşların canını ve her şeyini derhal ortaya koymaya karar vermiş olmak bir ulusun en Yenilmez silahı ve koruma vasıtasıdır” sözüyle de bu duygunun önemini vurgulamıştır.
Milli birlik ve beraberliği sağlamada hepimize önemli görevler ve sorumluluklar düşmektedir. Başkalarının hak ve özgürlüklerine saygı göstermek, dayanışma içinde olmak ve ülkemizin çıkarlarını kişisel çıkarlarımızın üstünde tutmak bu görev ve sorumluluklarımızın başlıcalarıdır.
….
Atatürk, milli eğitimi, milli kültürü, dili ve tarihi milli birlik ve beraberliği güçlendiren unsurlar olarak kabul etmiştir. Konuyla ilgili düşüncelerini ise “Çocuklarımız, aynı eğitim derecesinden geçirerek yetiştireceğiz. Kesinlikle bilmeliyiz ki iki parça halinde yaşayan milletler zayıftır, hastadır. Çocuklarımıza ve gençlerimize vereceğimiz öğrenim sınırı ne olursa olsun, onlara esaslı olarak şunları öğreteceğiz: Milletine, Türkiye Devletine, Türkiye Büyük Millet Meclisine düşman olanlarla mücadelenin sebep ve vasıtaları ile donatılmayan millet için yaşama hakkı yoktur” sözleriyle ifade etmiştir.
Milli birlik ve beraberliğin güçlenmesinde ülkü birliği, Misakımilli ile belirlenen ilkeler, Türklük şuuru ve milletimizin manevi değerleri de önemli yer tutar. Atatürk “Türkiye halkı, ırki veya dini ve kültürel yönden birleşmiş, bir diğerine karşı karşılıklı hürmet ve fedakarlık hisleriyle dolu ve kaderi, geleceği ve çıkarları ortak olan bir toplumdur.” sözüyle bu gerçeği dile getirmiştir.
Atatürk milliyetçiliği Türk toplumuna önemli faydalar sağladı. Milliyetçilik duygusu her şeyden önce Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında büyük rol oynadı. Türk milleti bu ilkenin birleştirici etkisiyle bir bayrak altında toplanarak yurdunu ve bağımsızlığını kurtardı. Aynı ilke, eşitliği esas alan ve toplumsal ayrıcalıkları reddeden yapısıyla cumhuriyetimizin kuruluşunda da etkili oldu.
Atatürk milliyetçiliği milli kültürü geliştirmeyi ve Türk milletini çağdaş uygarlık yolunda ilerletmeyi amaç edindiği için Türk inkılabının başarıya ulaşmasını sağladı. Milletimizi siyasi, sosyal ve ekonomik alanlarda geliştirmeye yönelik inkılaplar ile Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu gibi kurumlar milliyetçilik ilkesinin sonucu olarak ortaya çıktı.