Lozan Barış Antlaşması ile Misakımilli’de belirlenen hedefler büyük ölçüde gerçekleşmiş, yeni Türk devletinin sınırları çizilmiş, kapitülasyonlar kaldırılmıştır. Birinci Dünya Savaşı’nın mağlupları arasında sayılan Türk milleti bu antlaşma ile büyük bir siyasi zafer kazanmış ve Türkiye uluslararası alandaki yerini almıştır. Türkiye, Lozan görüşmeleri sırasında bağımsızlığından ve devletlerin eşitliği ilkesinden taviz vermemiş, sorunları müzakere ederek diplomasi yoluyla çözme yöntemini benimsemiştir. Ülkemiz bu barışçı tutumunu Lozan Antlaşması’nın imzalanmasından sonra da devam ettirerek bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü korumaya öncelik vermiştir.
Türkiye milletlerarası ilişkilerde eşitliğe dayanan dostluklar ve ittifaklar kurmayı ve milli politikayı yürütürken her zaman Türk kamuoyunu dikkate almayı dış politikada gözetilmesi gereken esaslar olarak belirlemiştir. Aynı şekilde diğer devletlerin iç politikalarından ve yönetim sistemlerinden etkilenmemeyi, bununla birlikte her zaman dünya konjonktürünü göz önünde bulundurmayı da dış politikasının temel ilkelerinden saymıştır.
Atatürk dönemi Türk dış politikasının gözettiği temel ilkeler her zaman için akıl ve bilim olmuştur. Gerçeğe ancak akıl ve bilim yoluyla ulaşılacağına inanan Atatürk her konuda olduğu gibi dış politikada ve diplomaside de bilim ve teknolojiyi yol gösterici olarak benimsemek gerektiğine inanmıştır. “Gerçekler karşısında hayalci olmak kadar büyük hata olamaz. Tarihin ifadesi budur. ilmin, aklın, mantığın ifadesi böyledir.” sözleriyle de akla ve bilime verdiği önemi göstermiştir. O, milli siyaset olarak adlandırdığı dış politikasının temel ilkelerini ve amaçlarını ise şu sözlerle ifade etmiştir: “Milli siyaset dediğim zaman, kastettiğim mana ve anlam şudur: Milli sınırlarımız içinde, her şeyden evvel kendi kuvvetimize dayanıp varlığımızı koruyarak millet ve memleketin gerçek mutluluğuna ve bayındırlığına çalışmak. Genel olarak erişilemeyecek hayali emeller peşinde milleti uğraştırmamak ve zarara sokmamak. Medeni dünyadan, medeni ve insani davranış ve karşılıklı dostluk beklemektir.”
Yeni dönemde Türkiye’nin dış politikadaki başlıca amacı, Lozan’da elde edilen kazanımları korumak ve orada çözümlenemeyen sorunları çözüme kavuşturmak olmuştur.